Eğitim Teknolojisi

Teknolojik Mabetler


Otellerin kendilerini konforlu odaları, özel servisleri ve vaat ettikleri eşsiz manzarayla pazarladıkları günler geride kaldı. Artık müşteriler sınırlı internet erişimi ve saatli radyolarla idare etmek yerine evlerindeki konfora sahip olmayı arzuluyor, yer ve mekan değiştirdiklerinde bile alışkın oldukları yaşam biçimini istiyorlar. İşte bu durumun farkında olan pekçok otel de teknolojinin kurallarının geçerli olduğu yepyeni bir yapılanmayla müşterilerini karşılıyor. Siz de yüksek teknolojiyle donatılmış odanızda size özel iPad’inizle sınırsız internet erişiminin keyfini çıkarabiliyor, resepsiyonda sıra beklemeden check-in yaptırabiliyor, kısacası teknolojinin her türlü nimetinin keyfini çıkarabiliyorsunuz. İşte modern cihazlarla donatılmış, teknolojik hedonizmi doyasıya yaşayacağınız teknolojik mabetler…

The Upper House, Hong Kong

Tanınmış mimar Andre Fu tarafından tasarlanan The Upper House, teknolojideki son trendleri konuklarının hizmetine sunuyor. Otele adım attığınız anda popüler şarkılar, oyunlar ve filmlerle yüklü bir iPod Touch hizmetinize sunuluyor. iPod üzerinden ayrıca otel hakkındaki bilgilere ulaşabiliyor, oda servisiyle iletişime geçebiliyor ve cihazı yerel bir rehber olarak kullanabiliyorsunuz. Tabii The Upper House’un tüm teknolojisi bundan ibaret değil. 38’inci kattan başladığı için Hong Kong’un muhteşem manzarasının keyfini çıkarabileceğiniz odanızda, aynı zamanda sınırsız Wi-Fi erişimiyle internette sınırsızca dolaşabiliyor, 42 inç büyüklüğündeki geniş ekran HD televizyonunuzda film seyredebiliyorsunuz. Eğer tüm bu lüks sizin için yeterli değilse, o zaman da otelin size sunduğu Lexus  RX450 model hibrit otomobilinize atlayıp,Hong Kong’un tadını çıkarabiliyorsunuz.

Blow Up Hall, Polonya

Gerçek bir elektronik sanat eseri olarak tanımlanan Blow Up Hall, büyüleyici bir video enstalasyonu olarak Rafael Lozano Hemmer tarafından tasarlanmış. Otele adım attığınız anda içerideki çok sayıda kamera aracılığıyla görüntünüz alınıyor ve lobinin duvarlarında 2400 adet minik görüntüden oluşan videonun bir parçası oluyorsunuz. Dahası bu otelde anahtar ya da oda numarası diye bir şey yok. Tüm diğer misafirler gibi size hizmet etmesi için görevlendirilmiş iPhone’unuzu alıyor ve odanıza ancak onunla giriş yapabiliyorsunuz. Tabii aynı zamanda yüzyılın icadı iPhone’unuzu kullanarak otel görevlilerini çağırabiliyor, internette sörf yapabiliyor ve içerisine yüklü olarak gelen turistik bilgilerden yararlanarak keyifli bir şehir turu atabiliyorsunuz.

Mama Shelter, Paris

Eski bir çok katlı otoparkın kemikleri üzerine inşa edilen ve Philippe Starck tarafından tasarlanan Mama Shelter, Paris’in tam kalbinde yer alıyor. 35 metrekarelik lüks odanızda sizi duvara monte edilmiş, 24 inç boyutlarında bir iMac karşılıyor. İnternete açılacak pencereniz olacak iMac’in içerisine yüklü geniş müzik koleksiyonun keyfini çıkarabiliyor; binlerce film arasından dilediğinizi ücretsiz olarak seçip izleyebiliyorsunuz. Son teknolojiyle donatılmış odanızda sizi bekleyen bir diğer sürprizse, sabah croissant’larınızı üzerinde dumanı tüterken yemenize izin veren mikrodalga fırın. Dahası akşam yemeklerinizi üzerinde yediğiniz dijital masaları kullanarak internete bağlanabiliyor, yemeğinizi beklerken tatil fotoğraflarınızı web’e yükleyebiliyorsunuz. Otelin önünde park halinde bulunan akıllı otomobiller ve elektronik scooter’lar ise Paris sokaklarını keşfetmeniz için emrinize amade.

Hotel Sax, Şikago

Teknoloji tutkunlarına sıradışı bir deneyim yaşatmak için Microsoft ve Nintendo gibi firmalarla işbirliğine giden çok sayıda otel var. İşte Şikago’da bulunan Hotel Sax da ‘’The Studio: An Experience by Microsoft’’ adlı, yeni Microsoft teknolojilerini sergileyen salonuyla misafirlerine sınırsız bir eğlence vaat ediyor.  Bu stüdyoya girdiğinizde diğer konuklarla Xbox oynayabiliyor, Xbox Live Service aracılığıyla dünyadaki diğer oyuncularla bağlantı kurabiliyor; Rock Band, Guitar Hero ve diğer Wii oyunlarıyla zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Tabii Wi-Fi erişimi ve geniş ekran TV’ler de unutulmamış. Kısacası Hotel Sax, özellikle iflah olmaz oyun tutkunları için adeta gerçek bir cennet.

Hotel 1000, Seattle

İnternet söz konusu olduğunda Hotel 1000 neredeyse hiç sınır tanımıyor.  Otelin her noktasından sınırsız internet erişimi kurmak mümkün. Tabii her şey bununla bitmiyor. Banyoyu doldurmak için tavandan inen su tesisatını bir kenara bırakırsak, Seattle’da konumlanan bu otelin en yenilikçi tarafı kuşkusuz ‘’elektronik kapı zili’’ sistemi. Bu sayede temizlik görevlileri kapınıza geldiklerinde, odanızın içindeki kızılötesi tarayıcıyı devreye sokan bir düğmeye basıyorlar. Kızılötesi tarayıcı eğer odada herhangi bir hareket tespit ederse, ‘’ Rahatsız Etmeyin’’ uyarısı elektronik olarak ortaya çıkıyor ve görevli sonradan gelmesi gerektiğini, içeri girmeden ve size duyurmadan anlamış oluyor. Ayrıca sistem kızılötesi sinyaller aracılığıyla tüm misafirlerin odalarını tarayarak arzu edilen oda sıcaklığını belirliyor. Böylece Hotel 1000’i bir sonraki ziyaretinizde odanız sizi otomatik olarak arzu ettiğiniz sıcaklık derecesinde karşılıyor.

Pod Hotel, New York

Pod Hotel, son teknoloji ürünlerle donatılmış, kocaman ve lüks odalı otellerden bir hayli farklı. Aslında burası ‘’Facebook Oteli’’ olan takma adından da anlaşılabileceği gibi tam da teknoloji tutkunu gençlerin kalmak isteyecekleri bir yer. ‘’Pod Community Blog’’ adında, kendine ait bir online topluluğu da olan otelde misafirler, birbirleriyle iletişim kurarak turistik geziler düzenleyebiliyor, birbirlerine soru sorabiliyor, görüş alışverişinde bulunabiliyor  ya da akşam dışarıda eğlenmek için program yapabiliyorlar.  Dört kategorisi bulunan sitede ‘’benimle bir şeyler iç’’, ‘’ benimle yemek ye’’, ‘’benimle alışveriş yap’’ ve ‘’benimle dışarı çık’’ seçenekleri bulunuyor. Tabii Wi-Fi bağlantısını, odalarda bulunan düz ekran LCD televizyonları ve iPod dok istastonlarını da atlamayalım. Kısacası New York’ta teknolojiden uzak kalmadan bütçenize uygun bir tatil yapmak istiyor, bir de üstüne üstlük kafa dengi arkadaşlar edinmek istiyorsanız, Pod Hotel aradığınız yer olabilir.

Helix Hotel, Abu Dhabi

2008 yılında inşasına başlanan ve Amerikalı Leeser Mimarlık tarafından tasarlanan Helix Hotel, her şeyden önce helezonik dış tasarımıyla diğerlerinden bir hayli farklı. Bu çılgın tasarımın en önemli özelliği ise güneş ve rüzgar enerjisinden faydalanma biçimi. Alışık olduğumuz havalandırma sistemlerinden farklı olarak suyun üzerinde yükselen Helix’in içindeki büyük şelale, içerideki nemin ve serinliğin korunmasını sağlıyor. Alt lobide bulunan ‘’dinamik cam’’ ise bir perde gibi çalışıyor ve otelin içi soğuduğunda açılarak sıcak havanın içeri girmesini sağlıyor. Otelin dış kısmında bulunan ‘’grow’’ adlı paneller de hem güneş enerjisini hem de rüzgar enerjisini kullanaran otelin enerji ihtiyacını karşılıyorlar. Helix’in en ilginç yeriyse kuşkusuz otelin çatısında bulunan havuz. Dibi camdan yapıldığı için aşağıdaki 8 kattan da havuz görülebiliyor.

The Peninsula Hotel, Tokyo

Peninsula teknolojiyi o kadar fazla ciddiye alıyor ki otelin içinde özel servis hizmeti veren bir elektronik departmanı bile bulunuyor. Tokyo’nun alışveriş merkezi Ginza’nın göbeğinde yer alan otelde 267 adet oda, 47 de süit bulunuyor. 3000 istasyonlu İnternet radyosu, Wi-Fi erişimi, Skype yeteneğine sahip kablosuz telefon, standart odalarda müşterileri bekleyen teknolojiler arasında. Ama sizin için bunlar yeterli değilse, paraya kıyıp çok daha lüks süit odalarda ikamet edebilir; son teknoloji ürünü surround ses sistemlerinin, Plazma TV’lerin, ışığı, perdeleri ve sıcakları yatağınızın dibinden ayarlayabileceğiniz kontrol panellerinin ve tek bir dokunuşla jakuziden saunaya dönüşen banyoların tadını çıkarabilirsiniz. Unutmadan söyleyelim Peninsula’nın kadın müşterileri için de hayat kurtaran bir sürprizi var: Elektronik oje kurutucusu.

Four Seasons Hotel, Silikon Vadisi

Silikon Vadisi’ndeki herhangi bir şeyin teknolojiden nasibini almadığı düşünülemez, fakat Four Seasons teknolojiyi bir adım daha öteye taşımayı başarıyor. Fiber optik altyapı sayesinde otelin her odasında internete 100Mbps bağlantı hızıyla erişebiliyorsunuz ki bu da her şeyi bir kenara bırakırsak, ışık hızında film indirebileceğiniz anlamına geliyor. Dahası odanızda uçağa biniş kartınızın çıktısını alabiliyor; 5.6 inç boyutundaki LCD vizör sayesinde kapının önünde neler olup bittiğini görebiliyorsunuz. Dışarıdaki kişinin gerçekten oda servisi olup olmadığından endişelenenler için birebir.

Daha Fazla Göster

Hikmet Tutaysalgır

Eğitimin ve Teknolojinin buluştuğu noktada tüm Eğitimci, Öğrenci ve Eğitim Teknolojisi severlere dünyadaki gelişmeleri aktarmak ve faydalanmalarını sağlamak amacıyla yola çıkmış bulunmaktayız. Bilsem Öğretmeni - Blog Yazarı - Eğitim Teknoloğu - Lego Robotik Eğitmeni - Fatih Projesi Öğretmen Eğiticisi - Google Certified Educator - Microsoft İnnovative Educator

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu
Translate »
error: Content is protected !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizi Okumaya Devam Etmek İçin Lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatınız veya Reklam Engelleyicisi Olmayan Başka Bir Tarayıcıdan Giriş Yapınız.